yumurta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yumurta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2009 Pazar

HUMİK MADDE VE HAYVANCILIK



OLVİT doğada hayvan vücudunda ve hayvansal ürünlerde kalıntı ya da herhangi bir kirliliğe yol açmayan ve hem kanatlı hem de büyükbaş hayvanlarda verim arttırıcı özellikleri bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmış doğal kaynaklı bir yem katkı maddesidir.
BİLEŞİMİ
Humik, Fulvik, Hematomelanik ve Ulmik Asitler; Humin; Arjinin; Histidin; İzolosin; Losin; Lisin; Metionin; Sistin; Kalsiyum; Fosfor; Sodyum; Bakır; Demir; Mağnezyum; Çinko; Selenyum.
ETKİLERİ
OLVİT doğal bir ürün olmakla birlikte hayvan ve insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Aşağıdaki etki yolları ile tüm verim arttırıcı ürünlerden ayrılmaktadır ve bu etkiler ülkemizin saygın üniversitelerindeki başarılı bilim adamlarınca yürütülen çalışmalarla hatta kanatlı sektörü sahalarındaki entegrasyonlarımızın raporları ile ispatlanmıştır.
     · Biofilm etkisi
     · Güçlü immün sistem etkisi
     · Antirezorbtif ve adsorptif etki
     · Patojenlere karşı anti-mikrobiyal etki
     · Anti-viral etki

OLVİT bu etkileri sonucunda,
Ruminantlarda (Büyükbaş ve küçükbaşlarda)
· Performansı artırır.
· Büyümeyi teşvik eder.
· Karkas artışında olumlu etkileri vardır.
· Bağırsak sağlığına gelişmesine yardımcı olur.
· Hücre duvarının geçirgenliğini artırır. Bu artan geçirgenlik hücreler ve kemiklerdeki    minerallerin taşınmasının kolaylaşmasına izin  verir.
· Kalfikasyonu geliştirir.
· Vücutta yaşamı destekleyen mineralleri taşır, toksik metalleri yakar ve vücuttan uzaklaştırır.
· Hayvanların bağışıklı işlevlerini geliştir.
· Ölüm oranlarını azaltıcı etki gösterir.
· Süt oranını ve kalitesini arttırır.

OLVİT doğada,hayvan vucudunda ve hayvansal kalıntı yada herhangi bi kirliliğe yol açmayan verim arttırıcıdır.
Etlik Piliçlerde
· Et üretiminin ve kalitesinin artışı,
· Ortalama canlı ağırlıkta artış,
· Yem dönüşüm oranında ve yemden yararlanmada artış,
· Hastalıklara karşı direnç artışı,
· Klimatik değişikliklere adaptasyon,
· Mortalitede azalma,
· Aşı, gaga kesimi, kirli hava, taşıma, sıcaklık ve diğer stres faktörleri tarafından oluşturulan olumsuz etkilerin giderilmesi,
· Kümeslerde amonyak kokusunun giderilmesi,
· Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının giderilmesine destek olma,
· Hayvanlardaki kemik doku gelişimine destek olma ve eklem problemlerini azaltma,
· Eklem problemlerinde azalma,
· Yağlı karaciğer sedromunda azalma,
· Besi performansında ve bağırsak mikroflorasında olumlu etkileri görülmektedir.

Olvit’in; kesim ve kesim sonrası et kalitesi parametrelerine olan etkileri incelenmiş ve endüstri ve tüketim açısından olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Yumurtacı tavuklarda
      · Yumurta verimiyle kalitesini arttırma, yumurta kabuk oluşumunu destekleme ve kalitesini iyileştirme,
       · Yem dönüşüm oranında ve yemden yararlanmada artış,
       · Hastalıklara karşı direnç artışı,
       · Klimatik değişikliklere adaptasyon,
       · Mortalitede (ölümlerde) azalma,
     · Aşı, gaga kesimi, kirli hava, taşıma, sıcaklık ve diğer stres faktörleri tarafından oluşturulan olumsuz etkilerin giderilmesi,
      · Kümeslerde amonyak kokusunun giderilmesi,
      · Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının giderilmesine destek olma,
      · Yağlı karaciğer sedromunda azalma,
      · Yaşlı tavuklarda; uzun süren verim dönemi,
      · Yumurta yağ asidi kompozisyonunda olumlu etki,
      · Yumurta kolestrolünde düşme,
      · Kan serum parametrelerinde; protein ve kolestrol düzeylerinde etkileri gözlemlenmiştir.

OLVİT kalsiyum metabolizmasına olan olumlu etkileri sonucunda kaliteli yumurta kabuğu oluşumunu sağlar.
KULLANIM ŞEKLİ
Normal Biyoregülatör olarak                      Riskli durumlarda
Broylerlerde                : 500 cc./ton suya    Broylerlerde                : 750 cc./ton su
Damızlıklarda              : 500 cc./ton suya    Damızlıklarda              : 750 cc./ton su
Yumurta tavuklarında : 600 cc./ton suya    Yumurta tavuklarında   : 1000 cc./ton su


Humik asitler hayvan yemlerinde bir katkı maddesi olarak başarıyla kullanılabilmektedir. Dünya çapında yapılan çeşitli araştırma denemelerinin tümü, humik asitlerin organik bir yem katkı maddesi olarak kullanımı ile ilgili olumlu sonuçlar göstermiştir. Hayvanların et ağırlıklarındaki artışlar, ileri büyüme oranları, yenilen yemin yüksek ete dönüşüm oranları ve hastalıklara karşı daha güçlü direnç sağlaması bu çalışmaların ortak sonuçlarıdır. Hayvanların, özellikle de genç hayvanların bağışıklık fonksiyonunu geliştirerek, humik asitler enfeksiyonel hastalık ve ishal vakalarını azaltmaktadır. Humik asitler tamamen doğaldır. Humik asitlerin hayvan yemlerinde kullanılması, herhangi bir antibiyotik kalıntısı veya mikrobiyal direnç olasılığını dışlar. Eş zamanlı olarak, daha yüksek bir gıda dönüşüm oranı ve hayvan tarafından azot emiliminin artması sonucunda, azotlu atıklar ve koku azalır.

Tüm dünyada hayvancılığın seri üretiminin arttırılması, hayvanların doğası, yani hayvanların doğal gelişimi ve bağışıklık sistemleri üzerinde istenmeyen etkiler meydana getirmiştir. İlk önce vitaminler, daha sonra antibiyotikler ve son olarak hormonlar, hayvansal üretimde büyüme destekleyici olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ancak son zamanlarda, bu gibi büyüme destekleyicilerinin hayvan ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, gerçek yaşamdaki vakaların yanı sıra çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Sonuç olarak, şu anda herhangi bir çevresel veya kalıntı sorunu yaşamadan doğal büyüme destekçileri için yeni bir araştırma bulunmaktadır.

Tüketici baskısının artması ve özellikle antibiyotiklere karşı mikrobiyal direncin artmasıyla ilgili endişelerin bir sonucu olarak, son zamanlarda ülkemizde hayvan yemlerinde antibiyotik büyüme promotörlerinin kullanımı yasağı düşünülmeye başlanmıştır. Avrupa Parlamentosu, 19 Haziran 2018'de yayınlanan bir basın açıklamasında, antimikrobiyal direncin yayılmasını önlemek için ilaçlı hayvan yemi üretmek, satmak ve kullanmak konusunda daha sorumlu davranılması için yeni kurallar getirmiştir.

Dirençli organizmaların gelişimi nedeniyle antibiyotik cephanelerinin tükendiğine dair önemli kanıtlar vardır. Antibiyotiklere dirençli hale gelen mikroorganizmalar arttıkça, tedavi edilemeyen enfeksiyöz hastalıkların yeniden dirilme riski de artar. Antibiyotiklerin yalnızca insan tıbbında değil aynı zamanda hayvan beslenmesinde de kullanılması gıda kaynaklı hastalıklarda antibiyotik direncinin ana nedenidir.

Günümüzde hayvancılıkta kullanılan antibiyotiklerin yaklaşık % 80'i hasta hayvanları tedavi etmek için kullanılmamakta, sadece tavukların ve ineklerin verimli bir şekilde büyümesini sağlamak için kullanılmaktadır.

Antibiyotiklere benzer şekilde, hayvan yemlerinde hormon kullanımı, hayvan ürünlerinde bırakılan kalıntılar yoluyla insan sağlığı üzerinde de doğrudan etkiye sahip olabilir. Bugün itibariyle, bu etkiler henüz tam olarak çalışılmamıştır.

Piyasada, antimikrobiyal madde veya hormon içermeyen oldukça fazla sayıda hayvan yemi katkı maddesi bulunmaktadır. Bunlar, temel olarak probiyotikler, prebiyotikler, bitki özleri ve halihazırda AB'nin antibiyotik yasağını takiben ilginin canlanmasına neden olan organik asitlerdir. Bununla birlikte, bu maddeler, hayvan sağlığı ve büyümenin teşviki üzerindeki etkileriyle ilgili bazı açıklar getirmektedir.

Probiyotikler, sindirim sisteminin doğal mikroflorasına faydalı mikroorganizmalar sağlamaktan başka bir aktiviteye sahip değildir. Prebiyotiklerin yararı, mikrofloranın gelişimini desteklemekle de sınırlıdır. Hem probiyotikler hem de prebiyotiklerin, hayvanların immün sistemi üzerinde kanıtlanmış herhangi bir etkisi veya gastro-intestinal sistemin mukoza zarı üzerindeki ilave etkileri yoktur. Ayrıca patojenlere karşı antibakteriyel veya virüloidal etkileri de yoktur. Çeşitli performans çalışmaları, hem probiyotiklerin hem de prebiyotiklerin hayvan büyümesi üzerinde önemli herhangi bir etki göstermediğini göstermiştir.
Bitki özlerinin sindirim sistemi için faydalı olduğuna inanılmaktadır, ancak bunların çalışma mekanizmaları tam olarak bilinmemektedir. Organik asitler, büyüme promotörleri yerine koruyucu ajanlar olarak daha iyi sonuçlar vermektedir.

Hayvan Yemi Bileşeni Olarak Humik Asitler

Humik asitlerin hayvan yemlerinde kullanılması, hayvan sağlığı ve büyümesi için bir takım avantajlar sağlamaktadır. Humik asitler patojenik bakteri büyümesini ve küflerin büyümesini inhibe eder, böylece mikotoksin seviyelerini azaltır. Protein sindirimini ve kalsiyum ile iz element kullanımını arttırırlar. Humik asitler bağırsak sağlığını, besin emilimini, beslenme durumunu ve hayvanlarda bağışıklık tepkisini iyileştirir.

Humik asitler ayrıca, bağırsakta optimum pH'ı koruyarak daha az nitrojen atılımı ve daha az koku ile sonuçlanan diyet sindirilebilirliğini geliştirir. Sindirilebilirliği ve besin kullanımını artırarak, humik asitler hayvanların mide ve bağırsak koşullarını iyileştirir. Bundan, humik asitlerin fiziksel ve finansal performansı iyileştirmenin yanı sıra, sindirilebilirliği artırarak çevre üzerinde de olumlu bir etkisi olduğu sonucuna varılmıştır.

Antiobiyotiklerin humik asitlerle değiştirilmesi, hayvan yeminde büyüme promotörü olarak hayvanların performansında herhangi bir kayba neden olmaz. Aksine, performans faktörleri (günlük canlı ağırlık, yem alımı, besin dönüşüm oranı ve dışkı gevşemesi) hayvanlarda önemli ölçüde geliştirilmiştir.


Testler, humik asitlerin hayvansal yem katkı maddesi olarak kullanılmasının, süt ineklerinde süt üretiminin ve tereyağı yüzdesinin artmasına yol açtığını göstermiştir. Humik asitlerin kullanılması ayrıca gelişmiş yem verimi, azalan yem maliyetleri, uçucu popülasyonu azalttığı ve böcek kontrolü için azalan maliyetlerle sonuçlandığı bildirilmiştir. Ayrıca buzağların sütten kesim ağırlıklarının arttığı ve süt ineklerinde daha hızlı kilo alımlarının olduğu rapor edilmiştir. Genel olarak, humik asitler hayvanın ısı gibi stres faktörlerine karşı direncini arttırdığı gözlemlenmiştir.

Humik asitlerin hayvanlar üzerindeki en faydalı etkilerinden biri, hayvanlarda bağışıklık sistemini geliştirmesidir. Hayvandaki bağışıklık fonksiyonlarını geliştiren humik asitler, ishal ve diğer sindirim rahatsızlıklarının görülme sıklığını önemli ölçüde azaltır ve hayvanın E.coli gibi patojenlere karşı savunmasını geliştirir.

Humik Asitlerin Hayvanlar Üzerindeki Gözlenen Etkileri

Mukoza zarının kaplanması ve kanamayı önleyici etkisi

Humik asitler, mide-bağırsak sisteminin mukoz epiteli üzerinde enfeksiyonlara ve toksinlere karşı koruyucu bir film oluşturabilir. Humik asitlerin makrokolloidal yapısı, mide ve bağırsak mukozasında, periferik kılcal damarlarda ve hasarlı mukoza hücrelerinde iyi bir koruma sağlar. Bu işlem sonucunda toksik metabolitlerin emilimi, özellikle enfeksiyonlardan sonra, hayvan yemlerinde zararlı maddelerin kalıntıları durumunda veya yeni yemlere geçildiğinde azalır veya tamamen önlenir. Ayrıca, humik asitler bağırsaktan aşırı su kaybını önlemeye yardımcı olur.

Antibakteriyel ve virusidal etkiler

Humik asitler özellikle katalizör yollarla proteinlerin ve mikropların karbonhidratlarının metabolizmasını etkileme kabiliyetine sahiptir. Bu, bakteri hücrelerine veya virüs partiküllerine karşı doğrudan yıkıcı bir etkiye neden olur. İkinci bir mekanizma, enfeksiyöz mikropların yüksek moleküler protein fraksiyonlarının (toksinler) interiyonik bağlarıyla ilgilidir. Mukoza zar hücrelerinin fizyolojik süreçleri üzerindeki toksik etkileri önemli ölçüde zayıflatılabilir veya hatta tamamen bloke edilebilir.

İltihap önleyici Etkileri

Humik asitlerin dermal, oral veya deri altı uygulaması iltihaplanma üzerine inhibe edici etkilere yol açar. Enflamasyonu engelleme yeteneği, humik asitlerde bulunan flavonoid grupları ile ilişkilidir.

Antirezorptif (emilimi engelleyen) ve adsorptif (yüzeysel yapışma) etkileri

Yüksek moleküler humik asitler mide-barsak kanalında neredeyse enteral uygulamanın hemen ardından (kendi kendine emilim yoktur) kaldıklarından, antiresorptif ve adsorptif etkiler ihtiyaç duyuldukları sindirim sisteminde meydana gelir. Öncelikle katyonoid noeksler (protein toksinler, toksik maddeler) sabittir, rezorpsiyonları önemli ölçüde azalır veya hatta tamamen önlenir. Humik asitlerin adsorpsiyonu yalnızca fiziksel ve kimyasal reaksiyonları değil aynı zamanda kompleks oluşum ve iyon değişimini de içerdiğinden, saf fiziksel adsorbanlara kıyasla daha yoğun ve dinamiktir.

Bağışıklık sistemi üzerindeki etkiler

Humik asitler vücudun direnç kuvvetlerini uyarır ve fagositoz aktivitesinde bir artışa yol açar. Humik asitlerin fenolik bileşenlerinin (gruplarının) indükleyici etkisinin immünolojik etkilerden sorumlu olduğuna inanılmaktadır.

Humik asitler bağırsak florasını stabilize eder ve böylece besin maddelerinin hayvan yemlerinde daha iyi kullanılmasını sağlar (daha iyi yem verimi). Bu, hayvana verilen yem miktarını arttırmadan hayvanın canlı ağırlığında bir artışa neden olur.
...................................................................................


Humik asit ve sodyum humat tuzları hakkında


RAPOR ÖZETİ


(EMEA’ nın (Tıbbi Ürünler Alanında Değerlendirme Yapan Avrupa Ajansı) Veteriner İlaçları ile alakalı Komitesi tarafından hazırlanmıştır.)

1-      Hümik asitler organik maddelerin, özellikle bitkilerin bozulması ile oluşan bileşikler sınıfının adıdır. Hümik asitler içme suları, toprak ve linyitin doğal parçalarıdır. Bu organik asitler periferik (çevresel) yan zincirler ve izo- ile heterosiklik yapılar içeren bir poliaromatik  merkezli üç boyutlu makromoleküler moleküllerdir. Hümik asitler belirli şartlarda linyit kömüründen ekstrakte edilmektedir. Ortalama moleküler kütlesi 20000 ila 150000 daltondur. Hümik asitler,  %55±10 oranında konsantre hümik asit ve hümik asit-demir (II)-karboksimetil selüloz kompleksli humocarb içermektedirler. Hümik asitler ishal, hazımsızlık ve akut zehirlenme gibi hastalıkların tedavisi için 500-2000 mg/kg ca (canlı ağırlık) olarak atlarda, geviş getiren hayvanlarda, domuzlarda ve kanatlılarda kullanılmaktadır. Hümik asitler bağırsağın mukozası üstünde koruyucu bir etki için gayret sarf ederler. Ayrıca anti-mikrobiyal (mikrop önleyici), emici (adsorptif), anti-toksik (zehirlenmeyi önleyici) ve anti-filojistik (iltihabı azaltan) özelliklere sahiptirler. İnsanlarda kullanılmamaktadır.
2-    Hümik asit ve sodyum tuzunun 1 mg/kg ca olarak tavşanın kas yapısına enjeksiyonu sonucu, kan sistemi (hematolojik) parametrelerine ve kandaki glukoz konsantrasyonuna bir etki yapmadığı anlaşılmıştır. Fakat plazmadaki albümin/globülin (gamma globülin miktarının yükselmesi) oranını etkilemiştir.
3-     Ağız yolu ile uygulamadan sonra hümik asitlerin bağırsaktan alınması çok az olmuştur. Farenin izole edilmiş gastrointestinal bölgesinde hümik asitin alınma oranı %0.05-0.072 den daha az olmuştur.
4-      Hümik asitler ağız yolu ile alındıklarında zehirleme özelliği azdır. Farelerde LD50 değeri 11500 mg/kg ca’dır. Fakat farelerde parenteral yolla (deriden veya mukoza  zarından) ve tavşanlarda 163.5-205.8 mg/kg ca olarak karın zarından (peritondan) verildiği zaman zehirlidirler.
5-  Farelerde 30 günlük zehirlilik çalışmalarında 100 mg/kg ca/gün konsantre hümik asitin ve onun sodyum tuzlarının oral doz seviyeleri hayvanın hareketlerinde olumsuz bir tavra ve klinik rahatsızlıklara sebebiyet vermemiştir. Aynı sonuçlar köpeklere de 300 mg/kg olarak 90 gün boyunca uygulanarak elde edilmiştir. Konsantre hümik asitlerin 90 gün boyunca 1000 mg/kg ca/gün olarak yemle verilmesi ile fare ve tavşanların gastrointestinal bölgesindeki pH değerleri üzerine olumsuz etkisi olmamıştır.
6-     10 adet hamile fare grubu oral olarak 5000 mg/kg ca/gün dozla hamileliğin 5-17 ci günlerinde veya 1000 mg/kg ca/gün doz ile hamileliğin 5 ila 9 cu günlerinde ve 11 ila 15 ci günleri arasında test edilmiştir. Herhangi bir teratojenik (ceninin anormal gelişimi) etki gözlenmemiştir. Hamileliğin 5-17 ci günleri, 5 ila 9 cu günleri ve 11 ila 15 ci günleri arasında 50 mg/kg ca/gün olarak karın zarından verilen hümik asit dozundan sonra emilme oranı negatif kontroldeki %3.2 değerinden çok yüksek (%13,2-13,6) çıkmıştır. Herhangi bir teratojenik etki gözlenmemiştir.
7-   Konsantre hümik asitin (50 to 150 mg/ml) ve sodyum humatın (500 to 15000 mg/ml) dozlarda kullanılması çift insan fibroblastındaki (kollojen-i.e.,deri dokusu tarafından üretilen protein- sağlayan başlangıç hücreleri) veya bebek hamster ve tavşanların böbrek hücrelerindeki ani sapmaların (aberration) artmasına sebebiyet vermemiştir. Her iki formül de %0.1-%0.5 oranlarında metabolik aktivasyonun hem varlığında hem de yokluğunda Salmonella typhimurium TA98 ve TA100’daki mutajenik harekete neden olmamıştır. Buradan şu sonuca varabiliriz: Hümik asitler mutajenik (değişime sebebiyet verme kabiliyeti) değildirler.
8-   Kansere sebebiyet verip vermediği üzerine herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Böyle bir veri ihtiyaç duyulmamasının sebebi ise kullanılan bileşiklerin uzun dönem uygulamalarında kanserojen potansiyel göstermemeleri ve yine kullanılan test yöntemlerinde mutajenik harekete neden olmamasıdır.
9- Kalıntı çalışmalarında domuzlara ağızdan 30 gün boyunca 500 ve 2000 mg/kg ca/gün humocarb ve konsantre hümik asit (16:1 oranında) verilmiştir. Aynı karışım koyunlara 1000 ila 2000 mg/kg ca/gün olarak verilmiştir. Çalışmalar neticesinde fotometrik metotla (algılama limiti: 10-50 mg/ml) herhangi bir hümik asite kan plazmasında, karaciğerde, kaslarda ve böbrekte rastlanmamıştır. Fakat analitik metotların yetersizliği nedeni ile sonuçlar sınırlı bir anlam taşımaktadır.

SONUÇLAR VE TAVSİYELER

Annex II of Council Regulation (EEC) No 2377/90’daki maddeleri kapsaması için Komitenin sunduğu kriterlerin ışığı altında şu sonuçlara varılmıştır:
·  Hümik asitler içme suyuna konulduğu sürece insan diyetinin (beslenmesinin) bir parçasıdırlar.
·       Hümik asitler çok düşük oral toksisitiye (ağız yolu ile zehirlenmeye) sahiptirler.
·         Hümik asitler ağız yolu ile alınımlarında zayıf bir biçimde emilmektedirler.
·         Hümik asitler sık olmayan ve düzensiz tedaviler için kullanılmaktadır.

Komite hümik asitler ve sodyum tuzları (sodyum humat) için MRL (Maksimum Kalıntı Limiti) tesis edilmesine ihtiyaç duymayacağı neticesine varmıştır. Komite, Annex II of Council Regulation (EEC) No 2377/90’daki maddeleri kapsamasını aşağıda tabloya tavsiye etmektedir:

Farmokolojik olarak aktif maddeler
Hayvansal türler
Diğer yiyecekler
Hümik asitler ve sodyum tuzları (sodyum humat)
Türleri üreten tüm gıdalar
Sadece ağız yolu ile kullanım

KAYNAK
The European Agency for the Evaluation of Medicinal Products Veterinary Medicines Evaluation Unit
London, 22 September 1998. Doc. Ref : EMEA-V-PHJ-wip-33711-1998

.............................................................................................................................
..................................................................................................................................

..................................................................................................................................
........................................................................................................................

Humik Asitlerle Süt ve Yağ Verimi Artışı Üzerine Yapılmış Bir Çalışma 


........................................................................................................

HUMİK ASİTLER VE AFLATOKSİN


.....................................


HUMİK MADDE VE MİKOTOKSİN


...............................

Ayrıca, "US8828465B2 Mycotoxin binder" patenti de bu konu ile alakalıdır (https://patents.google.com/patent/US8828465B2/en).



........................................




........................................






........................................


........................................


........................................


........................................


...................................................



Dr. Mümin Dizman tarafından hazırlanmıştır.

COVİD-19'e Karşı Humik Asit

HUMİK ASİTİN INTRANAZAL SPREY ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR... Kovid-19'un %70 civarında burundan insan vücuduna geçtiği bilinmektedir. Güçlü bir ...