OLVİT doğada hayvan vücudunda ve hayvansal ürünlerde
kalıntı ya da herhangi bir kirliliğe yol açmayan ve hem kanatlı hem de büyükbaş
hayvanlarda verim arttırıcı özellikleri bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmış
doğal kaynaklı bir yem katkı maddesidir.
BİLEŞİMİ
Humik, Fulvik, Hematomelanik ve Ulmik Asitler; Humin; Arjinin; Histidin; İzolosin; Losin; Lisin; Metionin; Sistin; Kalsiyum; Fosfor; Sodyum;
Bakır; Demir; Mağnezyum; Çinko; Selenyum.
ETKİLERİ
OLVİT doğal bir ürün olmakla birlikte hayvan ve insan sağlığı
üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Aşağıdaki etki yolları ile tüm verim
arttırıcı ürünlerden ayrılmaktadır ve bu etkiler ülkemizin saygın
üniversitelerindeki başarılı bilim adamlarınca yürütülen çalışmalarla hatta
kanatlı sektörü sahalarındaki entegrasyonlarımızın raporları ile
ispatlanmıştır.
· Biofilm etkisi
· Güçlü immün sistem etkisi
· Antirezorbtif ve adsorptif etki
· Patojenlere karşı anti-mikrobiyal etki
· Anti-viral etki
OLVİT bu etkileri sonucunda,
Ruminantlarda (Büyükbaş ve küçükbaşlarda)
· Performansı artırır.
· Büyümeyi teşvik eder.
· Karkas artışında olumlu
etkileri vardır.
· Bağırsak sağlığına
gelişmesine yardımcı olur.
· Hücre duvarının
geçirgenliğini artırır. Bu artan geçirgenlik hücreler ve kemiklerdeki minerallerin taşınmasının kolaylaşmasına
izin verir.
· Kalfikasyonu geliştirir.
· Vücutta yaşamı
destekleyen mineralleri taşır, toksik metalleri yakar ve vücuttan uzaklaştırır.
· Hayvanların bağışıklı
işlevlerini geliştir.
· Ölüm oranlarını azaltıcı
etki gösterir.
· Süt oranını ve kalitesini arttırır.
OLVİT doğada,hayvan
vucudunda ve hayvansal kalıntı yada herhangi bi kirliliğe yol
açmayan verim arttırıcıdır.
Etlik Piliçlerde
· Et üretiminin ve kalitesinin artışı,
· Ortalama canlı ağırlıkta artış,
· Yem dönüşüm oranında ve yemden yararlanmada artış,
· Hastalıklara karşı direnç artışı,
· Klimatik değişikliklere adaptasyon,
· Mortalitede azalma,
· Aşı, gaga kesimi, kirli hava, taşıma, sıcaklık ve diğer stres
faktörleri tarafından oluşturulan olumsuz etkilerin giderilmesi,
· Kümeslerde amonyak kokusunun giderilmesi,
· Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının giderilmesine destek
olma,
· Hayvanlardaki kemik doku gelişimine destek olma ve eklem
problemlerini azaltma,
· Eklem problemlerinde azalma,
· Yağlı karaciğer sedromunda azalma,
· Besi performansında ve bağırsak mikroflorasında olumlu
etkileri görülmektedir.
Olvit’in; kesim ve kesim sonrası et kalitesi
parametrelerine olan etkileri incelenmiş ve endüstri ve tüketim açısından
olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Yumurtacı tavuklarda
· Yumurta verimiyle kalitesini arttırma, yumurta kabuk
oluşumunu destekleme ve kalitesini iyileştirme,
· Yem dönüşüm oranında ve yemden yararlanmada artış,
· Hastalıklara karşı direnç artışı,
· Klimatik değişikliklere adaptasyon,
· Mortalitede (ölümlerde) azalma,
· Aşı, gaga kesimi, kirli hava, taşıma, sıcaklık ve diğer
stres faktörleri tarafından oluşturulan olumsuz etkilerin giderilmesi,
· Kümeslerde amonyak kokusunun giderilmesi,
· Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının giderilmesine destek
olma,
· Yağlı karaciğer sedromunda azalma,
· Yaşlı tavuklarda; uzun süren verim dönemi,
· Yumurta yağ asidi kompozisyonunda olumlu etki,
· Yumurta kolestrolünde düşme,
· Kan serum parametrelerinde; protein ve kolestrol
düzeylerinde etkileri gözlemlenmiştir.
OLVİT kalsiyum metabolizmasına olan olumlu etkileri
sonucunda kaliteli yumurta kabuğu oluşumunu sağlar.
KULLANIM ŞEKLİ
Normal Biyoregülatör olarak
Riskli durumlarda
Broylerlerde : 500 cc./ton suya Broylerlerde
: 750 cc./ton su
Damızlıklarda : 500 cc./ton suya Damızlıklarda
: 750 cc./ton su
Yumurta tavuklarında : 600 cc./ton suya
Yumurta tavuklarında : 1000 cc./ton su
Humik asitler hayvan yemlerinde bir katkı maddesi
olarak başarıyla kullanılabilmektedir. Dünya çapında yapılan çeşitli araştırma
denemelerinin tümü, humik asitlerin organik bir yem katkı maddesi olarak
kullanımı ile ilgili olumlu sonuçlar göstermiştir. Hayvanların et
ağırlıklarındaki artışlar, ileri büyüme oranları, yenilen yemin yüksek ete
dönüşüm oranları ve hastalıklara karşı daha güçlü direnç sağlaması bu
çalışmaların ortak sonuçlarıdır. Hayvanların, özellikle de genç hayvanların
bağışıklık fonksiyonunu geliştirerek, humik asitler enfeksiyonel hastalık ve
ishal vakalarını azaltmaktadır. Humik asitler tamamen doğaldır. Humik asitlerin
hayvan yemlerinde kullanılması, herhangi bir antibiyotik kalıntısı veya
mikrobiyal direnç olasılığını dışlar. Eş zamanlı olarak, daha yüksek bir gıda
dönüşüm oranı ve hayvan tarafından azot emiliminin artması sonucunda, azotlu
atıklar ve koku azalır.
Tüm dünyada hayvancılığın seri üretiminin
arttırılması, hayvanların doğası, yani hayvanların doğal gelişimi ve bağışıklık
sistemleri üzerinde istenmeyen etkiler meydana getirmiştir. İlk önce
vitaminler, daha sonra antibiyotikler ve son olarak hormonlar, hayvansal
üretimde büyüme destekleyici olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ancak son
zamanlarda, bu gibi büyüme destekleyicilerinin hayvan ve insan sağlığı
üzerindeki olumsuz etkileri, gerçek yaşamdaki vakaların yanı sıra çeşitli
çalışmalarla kanıtlanmıştır. Sonuç olarak, şu anda herhangi bir çevresel veya kalıntı
sorunu yaşamadan doğal büyüme destekçileri için yeni bir araştırma bulunmaktadır.
Tüketici baskısının artması ve özellikle
antibiyotiklere karşı mikrobiyal direncin artmasıyla ilgili endişelerin bir
sonucu olarak, son zamanlarda ülkemizde hayvan yemlerinde antibiyotik büyüme
promotörlerinin kullanımı yasağı düşünülmeye başlanmıştır. Avrupa Parlamentosu,
19 Haziran 2018'de yayınlanan bir basın açıklamasında, antimikrobiyal direncin
yayılmasını önlemek için ilaçlı hayvan yemi üretmek, satmak ve kullanmak
konusunda daha sorumlu davranılması için yeni kurallar getirmiştir.
Dirençli organizmaların gelişimi nedeniyle
antibiyotik cephanelerinin tükendiğine dair önemli kanıtlar vardır.
Antibiyotiklere dirençli hale gelen mikroorganizmalar arttıkça, tedavi
edilemeyen enfeksiyöz hastalıkların yeniden dirilme riski de artar.
Antibiyotiklerin yalnızca insan tıbbında değil aynı zamanda hayvan
beslenmesinde de kullanılması gıda kaynaklı hastalıklarda antibiyotik
direncinin ana nedenidir.
Günümüzde hayvancılıkta kullanılan antibiyotiklerin
yaklaşık % 80'i hasta hayvanları tedavi etmek için kullanılmamakta, sadece tavukların
ve ineklerin verimli bir şekilde büyümesini sağlamak için kullanılmaktadır.
Antibiyotiklere benzer şekilde, hayvan yemlerinde
hormon kullanımı, hayvan ürünlerinde bırakılan kalıntılar yoluyla insan sağlığı
üzerinde de doğrudan etkiye sahip olabilir. Bugün itibariyle, bu etkiler henüz
tam olarak çalışılmamıştır.
Piyasada, antimikrobiyal madde veya hormon
içermeyen oldukça fazla sayıda hayvan yemi katkı maddesi bulunmaktadır. Bunlar,
temel olarak probiyotikler, prebiyotikler, bitki özleri ve halihazırda AB'nin
antibiyotik yasağını takiben ilginin canlanmasına neden olan organik
asitlerdir. Bununla birlikte, bu maddeler, hayvan sağlığı ve büyümenin teşviki
üzerindeki etkileriyle ilgili bazı açıklar getirmektedir.
Probiyotikler, sindirim
sisteminin doğal mikroflorasına faydalı mikroorganizmalar sağlamaktan başka bir
aktiviteye sahip değildir. Prebiyotiklerin yararı, mikrofloranın gelişimini
desteklemekle de sınırlıdır. Hem probiyotikler hem de prebiyotiklerin,
hayvanların immün sistemi üzerinde kanıtlanmış herhangi bir etkisi veya
gastro-intestinal sistemin mukoza zarı üzerindeki ilave etkileri yoktur. Ayrıca
patojenlere karşı antibakteriyel veya virüloidal etkileri de yoktur. Çeşitli
performans çalışmaları, hem probiyotiklerin hem de prebiyotiklerin hayvan
büyümesi üzerinde önemli herhangi bir etki göstermediğini göstermiştir.
Bitki özlerinin sindirim
sistemi için faydalı olduğuna inanılmaktadır, ancak bunların çalışma
mekanizmaları tam olarak bilinmemektedir. Organik asitler, büyüme promotörleri
yerine koruyucu ajanlar olarak daha iyi sonuçlar vermektedir.
Hayvan Yemi
Bileşeni Olarak Humik Asitler
Humik asitlerin hayvan yemlerinde kullanılması, hayvan
sağlığı ve büyümesi için bir takım avantajlar sağlamaktadır. Humik asitler
patojenik bakteri büyümesini ve küflerin büyümesini inhibe eder, böylece
mikotoksin seviyelerini azaltır. Protein sindirimini ve kalsiyum ile iz element
kullanımını arttırırlar. Humik asitler bağırsak sağlığını, besin emilimini,
beslenme durumunu ve hayvanlarda bağışıklık tepkisini iyileştirir.
Humik asitler ayrıca, bağırsakta optimum pH'ı
koruyarak daha az nitrojen atılımı ve daha az koku ile sonuçlanan diyet
sindirilebilirliğini geliştirir. Sindirilebilirliği ve besin kullanımını
artırarak, humik asitler hayvanların mide ve bağırsak koşullarını iyileştirir.
Bundan, humik asitlerin fiziksel ve finansal performansı iyileştirmenin yanı
sıra, sindirilebilirliği artırarak çevre üzerinde de olumlu bir etkisi olduğu
sonucuna varılmıştır.
Antiobiyotiklerin humik asitlerle değiştirilmesi,
hayvan yeminde büyüme promotörü olarak hayvanların performansında herhangi bir
kayba neden olmaz. Aksine, performans faktörleri (günlük canlı ağırlık, yem
alımı, besin dönüşüm oranı ve dışkı gevşemesi) hayvanlarda önemli ölçüde
geliştirilmiştir.
Testler, humik asitlerin hayvansal yem katkı
maddesi olarak kullanılmasının, süt ineklerinde süt üretiminin ve tereyağı
yüzdesinin artmasına yol açtığını göstermiştir. Humik asitlerin kullanılması
ayrıca gelişmiş yem verimi, azalan yem maliyetleri, uçucu popülasyonu azalttığı
ve böcek kontrolü için azalan maliyetlerle sonuçlandığı bildirilmiştir. Ayrıca buzağların
sütten kesim ağırlıklarının arttığı ve süt ineklerinde daha hızlı kilo alımlarının
olduğu rapor edilmiştir. Genel olarak, humik asitler hayvanın ısı gibi stres
faktörlerine karşı direncini arttırdığı gözlemlenmiştir.
Humik asitlerin hayvanlar üzerindeki en faydalı
etkilerinden biri, hayvanlarda bağışıklık sistemini geliştirmesidir. Hayvandaki
bağışıklık fonksiyonlarını geliştiren humik asitler, ishal ve diğer sindirim
rahatsızlıklarının görülme sıklığını önemli ölçüde azaltır ve hayvanın E.coli
gibi patojenlere karşı savunmasını geliştirir.
Humik Asitlerin Hayvanlar Üzerindeki Gözlenen
Etkileri
Mukoza
zarının kaplanması ve kanamayı önleyici etkisi
Humik asitler, mide-bağırsak sisteminin mukoz
epiteli üzerinde enfeksiyonlara ve toksinlere karşı koruyucu bir film
oluşturabilir. Humik asitlerin makrokolloidal yapısı, mide ve bağırsak
mukozasında, periferik kılcal damarlarda ve hasarlı mukoza hücrelerinde iyi bir
koruma sağlar. Bu işlem sonucunda toksik metabolitlerin emilimi, özellikle
enfeksiyonlardan sonra, hayvan yemlerinde zararlı maddelerin kalıntıları
durumunda veya yeni yemlere geçildiğinde azalır veya tamamen önlenir. Ayrıca,
humik asitler bağırsaktan aşırı su kaybını önlemeye yardımcı olur.
Antibakteriyel
ve virusidal etkiler
Humik asitler özellikle katalizör yollarla
proteinlerin ve mikropların karbonhidratlarının metabolizmasını etkileme
kabiliyetine sahiptir. Bu, bakteri hücrelerine veya virüs partiküllerine karşı
doğrudan yıkıcı bir etkiye neden olur. İkinci bir mekanizma, enfeksiyöz
mikropların yüksek moleküler protein fraksiyonlarının (toksinler) interiyonik
bağlarıyla ilgilidir. Mukoza zar hücrelerinin fizyolojik süreçleri üzerindeki
toksik etkileri önemli ölçüde zayıflatılabilir veya hatta tamamen bloke
edilebilir.
İltihap
önleyici Etkileri
Humik asitlerin dermal, oral veya deri altı
uygulaması iltihaplanma üzerine inhibe edici etkilere yol açar. Enflamasyonu
engelleme yeteneği, humik asitlerde bulunan flavonoid grupları ile ilişkilidir.
Antirezorptif (emilimi
engelleyen) ve adsorptif (yüzeysel yapışma) etkileri
Yüksek
moleküler humik asitler mide-barsak kanalında neredeyse enteral uygulamanın
hemen ardından (kendi kendine emilim yoktur) kaldıklarından, antiresorptif ve
adsorptif etkiler ihtiyaç duyuldukları sindirim sisteminde meydana gelir.
Öncelikle katyonoid noeksler (protein toksinler, toksik maddeler) sabittir,
rezorpsiyonları önemli ölçüde azalır veya hatta tamamen önlenir. Humik asitlerin
adsorpsiyonu yalnızca fiziksel ve kimyasal reaksiyonları değil aynı zamanda
kompleks oluşum ve iyon değişimini de içerdiğinden, saf fiziksel adsorbanlara
kıyasla daha yoğun ve dinamiktir.
Bağışıklık sistemi
üzerindeki etkiler
Humik
asitler vücudun direnç kuvvetlerini uyarır ve fagositoz aktivitesinde bir
artışa yol açar. Humik asitlerin fenolik bileşenlerinin (gruplarının)
indükleyici etkisinin immünolojik etkilerden sorumlu olduğuna inanılmaktadır.
Humik
asitler bağırsak florasını stabilize eder ve böylece besin maddelerinin hayvan
yemlerinde daha iyi kullanılmasını sağlar (daha iyi yem verimi). Bu, hayvana
verilen yem miktarını arttırmadan hayvanın canlı ağırlığında bir artışa neden
olur.
Ayrıca, "US8828465B2 Mycotoxin binder" patenti de bu konu ile alakalıdır (https://patents.google.com/patent/US8828465B2/en).
...................................................................................
Humik asit ve sodyum humat tuzları hakkında
RAPOR ÖZETİ
(EMEA’ nın (Tıbbi Ürünler Alanında Değerlendirme Yapan
Avrupa Ajansı) Veteriner İlaçları ile alakalı Komitesi tarafından
hazırlanmıştır.)
1-
Hümik asitler organik maddelerin, özellikle bitkilerin
bozulması ile oluşan bileşikler sınıfının adıdır. Hümik asitler içme suları,
toprak ve linyitin doğal parçalarıdır. Bu organik asitler periferik (çevresel)
yan zincirler ve izo- ile heterosiklik yapılar içeren bir poliaromatik merkezli üç boyutlu makromoleküler
moleküllerdir. Hümik asitler belirli şartlarda linyit kömüründen ekstrakte
edilmektedir. Ortalama moleküler kütlesi 20000 ila 150000 daltondur. Hümik
asitler, %55±10 oranında konsantre hümik
asit ve hümik asit-demir (II)-karboksimetil selüloz kompleksli humocarb
içermektedirler. Hümik asitler ishal, hazımsızlık ve akut zehirlenme gibi
hastalıkların tedavisi için 500-2000 mg/kg ca (canlı ağırlık) olarak atlarda,
geviş getiren hayvanlarda, domuzlarda ve kanatlılarda kullanılmaktadır. Hümik
asitler bağırsağın mukozası üstünde koruyucu bir etki için gayret sarf ederler.
Ayrıca anti-mikrobiyal (mikrop önleyici), emici (adsorptif), anti-toksik
(zehirlenmeyi önleyici) ve anti-filojistik (iltihabı azaltan) özelliklere
sahiptirler. İnsanlarda kullanılmamaktadır.
2- Hümik asit ve sodyum tuzunun 1 mg/kg ca olarak tavşanın
kas yapısına enjeksiyonu sonucu, kan sistemi (hematolojik) parametrelerine ve
kandaki glukoz konsantrasyonuna bir etki yapmadığı anlaşılmıştır. Fakat
plazmadaki albümin/globülin (gamma globülin miktarının yükselmesi) oranını
etkilemiştir.
3- Ağız yolu ile uygulamadan sonra hümik asitlerin
bağırsaktan alınması çok az olmuştur. Farenin izole edilmiş gastrointestinal bölgesinde hümik asitin
alınma oranı %0.05-0.072 den daha az olmuştur.
4-
Hümik asitler ağız yolu ile alındıklarında zehirleme
özelliği azdır. Farelerde LD50 değeri 11500 mg/kg ca’dır. Fakat
farelerde parenteral yolla (deriden veya mukoza
zarından) ve tavşanlarda 163.5-205.8 mg/kg ca olarak karın zarından
(peritondan) verildiği zaman zehirlidirler.
5- Farelerde 30 günlük zehirlilik çalışmalarında 100 mg/kg
ca/gün konsantre hümik asitin ve onun sodyum tuzlarının oral doz seviyeleri
hayvanın hareketlerinde olumsuz bir tavra ve klinik rahatsızlıklara sebebiyet
vermemiştir. Aynı sonuçlar köpeklere de 300 mg/kg olarak 90 gün boyunca
uygulanarak elde edilmiştir. Konsantre hümik asitlerin 90 gün boyunca 1000
mg/kg ca/gün olarak yemle verilmesi ile fare ve tavşanların gastrointestinal
bölgesindeki pH değerleri üzerine olumsuz etkisi olmamıştır.
6- 10 adet hamile fare grubu oral olarak 5000 mg/kg ca/gün
dozla hamileliğin 5-17 ci günlerinde veya 1000 mg/kg ca/gün doz ile hamileliğin
5 ila 9 cu günlerinde ve 11 ila 15 ci günleri arasında test edilmiştir.
Herhangi bir teratojenik (ceninin anormal gelişimi) etki gözlenmemiştir.
Hamileliğin 5-17 ci günleri, 5 ila 9 cu günleri ve 11 ila 15 ci günleri
arasında 50 mg/kg ca/gün olarak karın zarından verilen hümik asit dozundan
sonra emilme oranı negatif kontroldeki %3.2 değerinden çok yüksek (%13,2-13,6)
çıkmıştır. Herhangi bir teratojenik etki gözlenmemiştir.
7- Konsantre hümik
asitin (50 to 150 mg/ml) ve sodyum humatın (500 to 15000 mg/ml) dozlarda
kullanılması çift insan fibroblastındaki (kollojen-i.e.,deri dokusu
tarafından üretilen protein- sağlayan başlangıç hücreleri) veya bebek hamster
ve tavşanların böbrek hücrelerindeki ani sapmaların (aberration) artmasına
sebebiyet vermemiştir. Her iki formül de %0.1-%0.5 oranlarında metabolik
aktivasyonun hem varlığında hem de yokluğunda Salmonella typhimurium TA98 ve TA100’daki mutajenik harekete
neden olmamıştır. Buradan şu sonuca varabiliriz: Hümik asitler mutajenik
(değişime sebebiyet verme kabiliyeti) değildirler.
8- Kansere sebebiyet verip vermediği üzerine herhangi bir
çalışma yapılmamıştır. Böyle bir veri ihtiyaç duyulmamasının sebebi ise
kullanılan bileşiklerin uzun dönem uygulamalarında kanserojen potansiyel
göstermemeleri ve yine kullanılan test yöntemlerinde mutajenik harekete neden
olmamasıdır.
9- Kalıntı çalışmalarında domuzlara ağızdan 30 gün boyunca
500 ve 2000 mg/kg ca/gün humocarb
ve konsantre hümik asit (16:1 oranında) verilmiştir. Aynı karışım koyunlara 1000 ila 2000 mg/kg ca/gün olarak verilmiştir.
Çalışmalar neticesinde fotometrik metotla (algılama limiti: 10-50 mg/ml)
herhangi bir hümik asite kan plazmasında, karaciğerde, kaslarda ve böbrekte
rastlanmamıştır. Fakat analitik metotların yetersizliği nedeni ile sonuçlar
sınırlı bir anlam taşımaktadır.
SONUÇLAR
VE TAVSİYELER
Annex II of Council Regulation (EEC) No 2377/90’daki maddeleri kapsaması
için Komitenin sunduğu kriterlerin ışığı altında şu sonuçlara varılmıştır:
· Hümik asitler içme suyuna konulduğu sürece insan
diyetinin (beslenmesinin) bir parçasıdırlar.
· Hümik asitler çok düşük oral toksisitiye (ağız
yolu ile zehirlenmeye) sahiptirler.
·
Hümik asitler ağız yolu ile alınımlarında zayıf
bir biçimde emilmektedirler.
·
Hümik asitler sık olmayan ve düzensiz tedaviler
için kullanılmaktadır.
Komite hümik asitler ve sodyum
tuzları (sodyum humat) için MRL (Maksimum Kalıntı Limiti) tesis edilmesine
ihtiyaç duymayacağı neticesine varmıştır. Komite, Annex II of Council Regulation (EEC) No 2377/90’daki maddeleri
kapsamasını aşağıda tabloya tavsiye etmektedir:
Farmokolojik olarak
aktif maddeler
|
Hayvansal türler
|
Diğer yiyecekler
|
Hümik asitler ve sodyum tuzları (sodyum humat)
|
Türleri üreten tüm
gıdalar
|
Sadece ağız yolu
ile kullanım
|
KAYNAK
The European Agency for the Evaluation of Medicinal Products Veterinary
Medicines Evaluation Unit
London, 22 September 1998. Doc. Ref : EMEA-V-PHJ-wip-33711-1998
London, 22 September 1998. Doc. Ref : EMEA-V-PHJ-wip-33711-1998
.............................................................................................................................
..................................................................................................................................
..................................................................................................................................
........................................................................................................................
Humik Asitlerle Süt ve Yağ Verimi Artışı Üzerine Yapılmış Bir Çalışma
........................................................................................................
HUMİK ASİTLER VE AFLATOKSİN
.....................................
HUMİK MADDE VE MİKOTOKSİN
...............................
Ayrıca, "US8828465B2 Mycotoxin binder" patenti de bu konu ile alakalıdır (https://patents.google.com/patent/US8828465B2/en).
........................................
........................................
........................................
........................................